Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

Serkan Ağar Türkiye Futbol Federasyonu TÜRK İDARE HUKUKU SİTESİ

(3) İzinsizlik cezası; öğrencinin, hafta sonu tatilinden faydalandırılmamasıdır. Bu ceza, disiplin amirleri tarafından ekli (1) sayılı çizelgeye göre, öğrenci disiplin kurulları tarafından ise üç hafta sonundan az olmamak üzere altı hafta sonuna kadar (bu süre dâhil) verilir. 2) Bu Kanuna göre hizmet yerini terk etmeme cezası ile cezalandırılmayı gerektiren disiplinsizlik hâllerinde, disiplin kurulları tarafından on günden otuz güne kadar verilebilir. (6) Disiplin cezasının tebliğinden önce disiplinsizlik yapan personelin disiplin amiri değişmiş ise, disiplin cezası verme yetki ve sorumluluğu yeni disiplin amirine geçer. (5) Daha üst rütbeli bir kadroya vekâleten atanan veya görevlendirilenler, vekâlet ettikleri kadroda gösterilen rütbenin sahip olduğu disiplin cezasına ilişkin yetkileri kullanır. (6) Disiplin soruşturmacıları ve heyeti, kendilerini görevlendiren disiplin amiri adına; disiplin soruşturmasıyla ilgili bilgi ve belgeleri toplama, savunma alma, tanık dinleme, bilirkişi görevlendirme, keşif yapma, hâkim veya savcı kararı gerektirmeyen durumlarda kriminal inceleme yaptırma da dâhil olmak üzere her türlü inceleme yapma ve ilgili makamlarla yazışma yetkisini haizdir. Yapılan bu istekte; hakkın ihlaline neden olan yayının tam adresi (URL), hangi açılardan hakkın ihlal edildiğine ilişkin açıklama ve kimlik bilgilerini ispatlayacak bilgilere yer verilir.

  • Bunun yanında aynı fiil 2872 Sayılı Çevre Kanununda da idari para cezası ile cezalandırılmıştır.
  • 16 Nisan 2017 tarihinde yapılan halkoylamasıyla gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleri sonrasında Türkiye Cumhuriyeti, parlamenter sistemi terk edip, yeni yönetim sistemi sonrasında başkanlık sistemine (her ne kadar cumhurbaşkanı hükümet sistemi denilse de) geçmiştir.
  • Şikâyete konu yayın ve eylem üzerinden kırk beş gün geçmişse, inceleme dışında bırakılır.

Bildirimin yapılmamasından yönetim kurulu başkanı sorumludur. B)Tüzük değişikliği yapılmışsa, tüzüğün değişen maddelerinin yeni ve eski şekli ile dernek tüzüğünün son şeklinin her sayfası yönetim kurulunca imzalanmış örneği. Son günlerde; 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun özellikle barolarda ve Türkiye Barolar Birliği’nde yapılacak seçimleri ilgilendiren hükümlerinin değiştirileceğine, hatta Avukatlık Kanunu’nun tümü ile yenileceğine dair haberlerin çıktığı görülmektedir. Bu haberlerin hemen ardından toplam 199 madde ve dört geçici maddeden oluşan “Avukatlık Kanunu Taslağı” adlı bir çalışma paylaşıldı, ancak bu Taslağa sahip çıkılmadı, Taslağın eski olduğu, gündemde olmadığı ve yapılması düşünülen düzenlemenin yürürlükte bulunan 1136 sayılı Avukatlık Kanunu üzerinden gerçekleştirildiği de ifade edildi. Ceza infaz sisteminde yapılması öngörülen köklü değişikliklere dair uzun süredir devam eden çalışmaların sonuna gelindiği ve çok yakın zamanda on binlerce hükümlünün cezaevlerinden çıkmasını sağlayacak bu değişikliklerin yürürlüğe gireceği kamuoyuna yansıyan gelişmelerden anlaşılmaktadır. “Geçici ve Kalıcı Düzenlemelerle Ceza İnfaz Sisteminde Yeni Dönem” başlıklı yazımızda; Kanun teklifinin ilk şeklini değerlendirmiştik. Bu yazımızda ise, Kanun teklifinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı’na sunulan metnini inceleyeceğiz. Ceza muhakemesinde yapılan kovuşturma, her zaman mağdur veya suçtan zarar görenler tarafından yeterli görülmeyebilir. Bu durum karşısında mağdur ve suçtan zarar görene tanınmış en önemli imkanlardan birisi kamu davasına katılma müessesesidir.

Çünkü Bilgi Edinme Kuruluna müracaat edebilmenin ön şartı önce kendi kurumunuzun talebinizi reddetmesidir. Davacı bunu ispat maksadıyla bu belgeyi eklemek zorundadır. Ayrıca kurumun red yazısındaki ifadelerin (sicillerin incelettirilemeyeceği) askeri sırla uzaktan yakından ilgisi olmadığı gibi, kurumla ilgili değil doğrudan davacıyla ilgilidir. Bu cezanın da “sebep unsuru” yönünden ağır ve bariz sakatlık içerdiğinden, yok hükmünde sayılması gerekir. Anılan düzenlemelerden Anayasa’nın yasama organına Silahlı Kuvvetlerin iç düzeni bakımından kişi hürriyetinin kısıtlanması sonucunu doğuran müeyyidelerin uygulanmasına ve bu müeyyidelerin yargı denetimi dışında bırakılmasına yönelik yasama tasarruflarında bulunabileceği yetkisini verdiği anlaşılmaktadır. Uyarı cezası ile disiplin cezası sayılmayan uyarı yazılarını birbirinden ayırmak zordur. Haliyle idare tarafından ceza niteliğinde olmayan uyarı yazıları ilgilinin kayıtlarına ceza olarak işlenmekte ve ceza puanı düşülmektedir. Bu durum nedeniyle açılan davalarda AYİM, uyarı yazılarının ceza olarak işlenmesi işlemlerini iptal etmektedir[789]. AİHM, Şenay Aksoy (Eroğlu) / Türkiye davasında[687] da AYİM’deki askeri hakim ve subay üyelerin hakim teminatı bakımından yeterli teminata sahip olduğunu, mahkemenin bağısız ve tarafsız bir görünüm sergilediğini tekrar etmiştir. AYİM  Genel  Kurulu,  başkan,  başsavcı,  daire  başkanları  ve  üyelerin  tamamından  oluşur(m.19/1).

Bu hükmün iptali için yapılan bir başvuru sonucu  Anayasa Mahkemesi,  uyarı ve kınama cezalarına karşı yargı yolunu bizzat Anayasanın 129\. Kazançlarını anında çek, hızlı ve kolay işlemlerin keyfini sür. pin up\. Maddesinin kapattığını belirterek Anayasaya aykırılık görmemiştir[731]. Maddesinin üçüncü fıkrasında “ uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar hariç, disiplin kararları yargı denetimi dışında bırakılamaz” denmektedir. Cümlenin sonundaki “bırakılamaz” ifadensin karşı anlamı “bırakılabilir” dir. Anayasadaki düzenlemeyi, “uyarma ve kınama cezalarıyla ilgili olanlar yargı denetimi dışı bırakılabilir, diğer disiplin cezaları yargı denetimi dışı bırakılamaz” şeklindedir. Anayasamız, uyarma ve kınama disiplin cezalarını yargı denetimi dışında bırakmamış,  bırakılmasına izin vermiştir[732]. Maddenin gerekçesinden hareket ederek düzenlemenin lafzını bir kenara atmış, özgürlükleri genişletici yorum yerine kabul edilemeyecek biçimde hak arama özgürlüğünü daraltıcı yorum yapmıştır. Beş astsubay komisyona yaptıkları başvuruda kendilerine verilen ve özgürlüklerini kısıtlayan söz konusu yaptırımların sözleşmenin 5 . 1982 Anayasasının Üçüncü Kısım Üçüncü Bölümünde Devletin üç fonksiyonundan biri olan  “Yargı”  düzenlenmiştir.

Buradan “adil yargılanma hakkı”nın şu dört koşulu ortaya çıkmaktadır. Diğer bir ifadeyle adil yargılanma hakkının gerçekleşmesi için bir kere, yargılama bir “mahkeme” tarafından yapılmalıdır. İkinci olarak bu mahkeme “kanuni” olmalı, yani yürütme organının düzenleyici işlemleriyle değil, yasama organının çıkardığı bir kanunla kurulmalıdır. Bağımsızlık, başka bir kişi veya organdan emir almamak ve tarafların ve özellikle yürütme organının etki alanının dışında olmak demektir. Dördüncü olarak nezdinde hak aranılan mahkeme “tarafsız” olmalıdır.

Maddesinde düzenlenen vergi kaçakçılığı suçu karşısındaki durumu değerlendirilmiş olup, bu durum hukukun temel ilke ve esasları bağlamında ele alınmıştır. 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısının itiraz yetkisi” başlıklı 308. Maddesi uyarınca; “Yargıtay ceza dairelerinden birinin kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, re’sen veya istem üzerine, ilamın kendisine verildiği tarihten itibaren otuz gün içinde Ceza Genel Kuruluna itiraz edebilir. Buna göre; Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı tarafından, Yargıtay ceza dairelerinden birisinin kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek, ilgili kararın Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda değerlendirilmesi için “olağanüstü itiraz” yoluna başvurulabilmektedir. Maddesinde, “Bu kanunun genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır” hükmü, 27/1. Maddesinde de “…onbeşgün içinde sulh ceza mahkemesine başvurabilirler” hükmü düzenlenmiş olup, bu hüküm yasanın genel hükümleri arasında yer aldığından, tüm idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza mahkemesine itiraz yolu açılmıştır. Bu şekilde internetten içerik kaldırma ve erişimin engellenmesi, idari yollardan yapılan ve talepte bulunma yetkisi sadece ilgili bakanlıkta olan bir usuldür. Örneğin, internet üzerinden sahte bal satan bir web sitesine erişimin engellenmesi ve/veya içeriğin kaldırılması talebini hem Sağlık Bakanlığı hem de Gıda, Hayvancılık ve Tarım Bakanlığı BTK’ya ileterek karar alınmasını sağlayabilir. Bu kanun maddesine dayanarak içeriğin kaldırılması ve/veya erişimin engellenmesini isteyen gerçek veya tüzel kişiler ilgili bakanlığa başvurarak bakanlığın harekete geçmesini talep edebilirler. AYİM benzer bir kararında; yine askeri hizmetle hiç ilgisi olmayan bir emre aykırı davranmayı disiplin tecavüzü kabul eden disiplin amirinin takdir yetkisine müdahale etmemiştir. Hava Kuvvetleri Komutanlığınca gece yolculuğu yapılmaması yönündeki emirlere aykırı olarak gece yolculuğu yapması ve trafik kazasına karışması nedeniyle bir subaya gece araç kullanmaktan dolayı 15 gün göz hapsi cezası verilmiş, bu cezanın yok hükmünde sayılması için açılan davada AYİM eylemin disiplin tecavüzü sayılıp sayılmayacağı konusuna hiç değinmemiştir[829]. Kanaatimizce bu disiplin cezası da “sebep unsuru” yönünden yok hükmündedir.

531’de “…davacı pay sahiplerine, paylarının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek değeri ödenir…” ifadesi yer almaktadır. Kanunun ilgili maddesinde açıkça bir tarihin olmaması sebebiyle karar tarihine en yakın tarih olarak kararın kesinleştiği tarihin esas alınacağını belirtmek mümkündür. Evlilik süresince eşler, bakım yükümlülükleri dolayısıyla, birbirlerinin ve çocuklarının geçimlerini sağlamak zorundadırlar. Esasen bu yükümlülük aile birliği içerisinde yaşamanın getirdiği olağan bir durumdur ve çoğu zaman bir yükümlülük olarak dahi görülmemektedir. Evliliğin olağan seyrinde, bir anlamda kanıksanarak göz ardı edilen bakım yükümlülüğü, eşlerin boşanma sürecine girmesiyle birlikte farklı şekilde önem kazanır. Zira, boşanma sonucunda, eşlerden en az birinin yoksulluğa düşmesi, yahut en azından, evlilik birliği içindeki hayat kalitesinin ciddi şekilde azalması söz konusu olabilir. Böyle bir durumun yaşanması halinde maddi olarak zor durumda olan tarafa yapılan ödemeye yoksulluk nafakası denmektedir.

Kanunun kabahat saydığı, kanunen taşınması yasak olmayan (ruhsatlı) silahın umuma açık yerlerde gösterilerek taşınmasıdır. Ruhsatsız silahlar zaten bu kanun kapsamında olmayıp, TCK ve 6136 sayılı kanun kapsamındadır. Hatta, suçun unsurları, kanunilik ilkesine göre ele alınırsa kanunen yasak olan silahı göstererek taşımak bu suçu oluşturmaz. Burada yasa lafzına bağlı kalacak olursak, (ki kanunilik ilkesi bunu gerektirir) el ilanı dağıtanların ve afiş asanların bu madde kapsamında olmadığını söylemek gerekir. Bir görüşe göre, “bu durumda, belediyeler böyle bir günü tespit edip, ilan etmemişse, ev eşyasını sokağa bırakmak kabahatinden kişiyi sorumlu tutamayacağız demektir.”[34] Ancak biz aksini düşünmekteyiz. Çünkü, belediyenin gün belirlememesi, belediye yönünden görev suçu oluşturur. Gün belirlenmediği halde eşyasını sokağa atan kişi yönünden ise bu maddede düzenlenen kabahat suçu yine de oluşur. Kanun hükmünün incelenmesinden 10 bend halinde düzenlendiği, 5. Bendinde, fiil türleri ve cezaların sıralandığı, ilk bendin iki aşamalı olup ilk fıkrada belirtilen fiilin ağır halinin ayrıca düzenlendiği, böylece ilk 6 bendin fiiller ve cezalarla ilgili olduğu, 7.bendde cezayı zabıtanın vereceğinin, 8. Bende etkin pişmanlık hükmünün, 9.bendde bu cezaların sadece belediye sınırları içinde uygulanacağının, 10.bendde özel kanunlardaki hükümlerin saklı olduğunun düzenlendiği görülmektedir. Maddesinde düzenlenen bu fiil, kabahat nevinden düzenlenmiş olsa da yaptırımlarının türü ve şekli itibariyle idari cezadan ziyade adli ceza görünümünü muhafaza etmektedir. Bu yasadaki düzenlemeler uyarınca da pek çok fiilde belediyenin cezalandırma yetkisi mevcuttur.

Gerçekleşmiş bir olayla ilgili olarak bu olayın oluşumuna neden olan kişiler de gösterilmek suretiyle ihbar veya şikâyette bulunulması duru­munda, hakaret veya iftira suçunun oluştuğundan söz edilemez. Çünkü bu­rada gerçekleşmiş somut olayla ilgili olarak ihbar veya şikâyette bulunmak şeklinde bir memuriyet görevinin icrası söz konusudur[147]. Suç, hizmetle ilgili olmayan emrin verilmesi ile oluşur[139]. Özbakan’ın belirttiği ve bizim de katıldığımız görüşe göre, üst ve amirler tarafından verilen ve hizmetle ilgili olmayan her emir bu maddede düzenlenen suçu oluşturmaz. Askerlik ilişkilerinin uygun gördüğü sınırlar içinde kalan hizmet dışı isteklerin suç sayılmaması gerekmektedir. Örneğin, habercisine kantinden sigara aldıran üstün fiili bu suçu oluşturmaz[140].